Masa Akademi

Şiirler (Mehmet Aydemir)

Yarım kalan düşler…

Yarım kalan düşler… Yaş elli bir, sanırsın koca bir ömür Sanırlar iş işten geçmiş, Yüzüne düşen çizgilerden dolayı yargılarlar, Uzağa bakan bakışların, hangi anıyı hatırlar bilemezler… Sigarandan uzayan duman, nasıl hoyrat ve nasıl çılgın Nefesine sığan O düş, özgür Hangi sevişmenin yarım kalan hazzı, Hangi Göğüş kafesine sığmayan ateş bilinmez… İçtiğin o kadeh rakı, söndürmez […]

Yarım kalan düşler… Read More »

Vuslata veda…

Vuslata veda… Maziye bir veda busesi bırak, en alasından Hatırı kalmasın sevgilinin, sevginin Ne gülüşler sığdı, bir de ne özel gözyaşları, Sevgide veda olmaz, bitmez ve ölmez Tüketilir… Of of diyen o dudaklar, Gülü severken kan bulanmış eller, Dağlanmış hapis edilmiş yiğit yürekler, Yitmiş, yitirilmiş sözler Hepsi birer ok geçmişten, Geleceğe… Olmasın diyordu şair; “Vedalar”,

Vuslata veda… Read More »

Ölmek kolay iş, alevler içinde yaşamak zor…

Ölmek kolay iş, alevler içinde yaşamak zor… Dağların eteğinde eser rüzgâr, Usulca inmekte bedene, Yürek buruk, Ilık eser hatıralar sızar gözlerime, sevdanın yokluğunda… Uzayan rüyalar, hep essiz Senden gayrı korkular kaldı, Zifiri kara ikinci bahara Hayalin bile uzak ihtimal, alır aklımı başımdan Ölmek kolay iş, yaşamak zor bu alevlerin içinde… Giydiğimiz gömlek, ateşten kor Şimdilerde

Ölmek kolay iş, alevler içinde yaşamak zor… Read More »

Tanrı’nın aradığı sorunun cevabı…

Tanrı’nın aradığı sorunun cevabı… Her gönülde bir şövalye veya kraliçe yatar, Gönül işte; hayaller kurar Yetinmez uçurtmalar uçurur, Eklemeler yapmakla yetinmez kuyruğuna, Özgürlüklerin sınır ötesine diker gözünü, En ücra köselere gelmeceler, tohumlar eker çorak toprağa Beklentiler gizemmiş çıkmaz sokaklara… Aşk ve sevda dikenli yollar, Sonraları dönüşür katı ve tuhaf duygu hallerine, İçine çeker karadelikler misali,

Tanrı’nın aradığı sorunun cevabı… Read More »

Hiç kimse sen değil…

Hiç kimse sen değil, Essiz olduğunu bil… Anlaşılır olmak zorunda değilsin, Tanrı bile sorgulamadı, seni var ederken Işık yani sevgi içinde, Dışarıda bulabileceğin bir şey yok, İçindeki o muazzamlığı, gücü Lügatler dahi yazmadı… Hangi literatür yazmış, SENİ Hiçbir şey planlandığı gibi değil, Sevdalar ve paylaşımlarda öyle, Vermeden almak Allah’a mahsus, Sen en doğru kişiydin, o

Hiç kimse sen değil… Read More »

İçsel Ustalık…

İçsel Ustalık… İçimdeki çocuk sesleniyordu; Zıtlıkların grisinden, Deviniyorum, Devrimler yaşıyor, Dönüşümü na mümkün hediyeler sunuyordu sana… Yani bana, Ben DERKEN; Ego bir ışık gibi yansıyordu AYNAYA, An aynadan sesleniyordu gülümseyerek, üstelik suskun Dün değişiyordu, silik bir gölgede Bir haber getiriyordu gelecekten, içsel ustalık işte… Yalın ve saf, Rafine, Empat bir ben gibi bakıyordu oradan, Titriyor

İçsel Ustalık… Read More »

Karanlığı aralıyor ışık…

Karanlığı aralıyor ışık… Hep bir uğraştır, süre gelip değişen Değişenler değişti bir kere, Hiçbir şey eskisi gibi değil artık… Bulmacalar sağdan sola bitti, Yukarıdan aşağı da son kelimede saklı, gizem Cevabı aradığın kelime 5 harf, Paris’in tarih kokan o sokakları, şimdi üşüyor Orta da duran Eyfel kulesi, haykırıyor  Rönesans’tan kalan bir özgürlük, sürüyor Taraf olmak

Karanlığı aralıyor ışık… Read More »

Bıçak sırtı duygular II…

Bıçak sırtı duygular II… Bir türküdür dillerden düşmeyen, İnsanın cennetten, Dünya’ya kovulması, Bir çocuğun anne karnında 37,5 santigrattan doğup, Dünya’yı tanıması, İklimler sürgündür; soluktan sıcağa doğru, Zor olan göç değildir, zorunlu göçe mahuruz kalmış olmaktır. Dışlanmak, itilmek, yasaklarla gönderilmek ve sürgün… Sezai KARAKOÇ’UN şiirinde okumuştum, “Senin kalbinden sürgün oldum ilkin  Bütün sürgünlüklerim bir bakıma bu

Bıçak sırtı duygular II… Read More »

Bıçak sırtı duygular I…

Bıçak sırtı duygular I… Irkçılıkta “Ait olmak”, Ne anlamsız, bir o kadar itici bir söylem Eğer tüm dünya yaşayanları bir tanrının evladı ise, Ten rengi, dil, inanç ve ırkçılık, Bunlar yetmez; manasını anlamanız için İlaveler yapayım istersen, Bir kati kuralların devamında ötekileştirme, Baskı veya üstün olma bakışı, Hepsi sanırım, insanlığın hapis kaldıkları sığ düşlerinin sonucu;

Bıçak sırtı duygular I… Read More »

Ufuksuz göğün bulutları…

Ufuksuz göğün bulutları… Tepesi yoktu, Kösesi bucağı yoktu, Ötesi berisi hiç olmadı, Alabildiğine özgür ve hür dediğin bir kavram, Bilmecelerle dolu gizli duygular, Gözün görebildiği kadar derin bir manzara, Hepsi bir bütünün kendi içinde depreşen renklerin tonları… Bazen mat veya parlak, Bazense silik ve soluk, İfadeyi haykıran dağınık görüntüsü, İnsanı içine çekip, fikrini alıp bir

Ufuksuz göğün bulutları… Read More »

Her doğum bir inkârdır…

Her doğum bir inkârdır… Her yoldan gelen “Gideceğim der”, Doğan her bebe “ben yaşayacağım der”, Aş garibin umudu, Sevgi aşığın yemeği, Tabancanın Kebzesidir imdadı haydudun, Bugün yetim için gelecektir… yarınını bilmediğinden Hayat neler mi gizler bağrında, Neler haykırır bir bilsen suskunluğunda, Yitirmenin ne olduğunu bilmek için… kaybetmek gerek Şair satırlara sığınır, Ozan ise saza söze,

Her doğum bir inkârdır… Read More »

Ömür…

Ömür… Neler sığar koca bir ömre; Hani dediğimiz gibi, “Dün gibi hatırlıyorum.” Sorarlar kişiye neyi diye,                 “Hatıralar, düşlerimiz.” Dünde olduğunu zannettiğin O;                 “Anı haline dönüşmüş, yaşanmışlıklar.” Aslında zaman bir bilmece, karanlık bir muamma                 “Yaşadığın an itibari ile var olabileceğin.” Nefes alıyorsan, “Varsın, öyle ise yaşıyorsun.” Kalbin artık ritim tutmuyorsa,                 “Yoksun, öyle

Ömür… Read More »

Sınırsızlık…

Sınırsızlık… Hiçliğin ardından gelen varoluş haykırıyordu, “Özgürlük!” Onu engelleyen ise benliğin sınırları idi… Hep istenen oysa; gerçeğin ta kendi Gerçek nedir desen? Bilen yok; İhtimallerle dolu, sonu gelmeyen bilmece sorular Bilmece demişken, Kişinin kendisinden bile sakladığı düşler, Ürettiğini sandığı aslında daha evvel tabir edilmiş, Her şey aslında siyahın ardındaki aynadaki manada gizli, O mana ise

Sınırsızlık… Read More »

Firari kaçak düşler…

Firari kaçak düşler… Kaçak Düşlerim, kaçak işte Gündüzler geceye karışmış, Düşüncelerse zikrime gebe, Engin denizlerin koynunda arıyor sessizliği… Bedenim sanki garip öksüz, Kabullenmiyor firarı, haykırıyordu Bulsa hapsedecek zindanlara, prangalara vuracak O, Engin denizlerin koynunda arıyor sessizliği… Gözlerim sanki yıllar sonra gören göz, Yakalasa; oracıkta bir bakışla, içecek Salıvermemek için en özel sırını söyleyecek, Sanır mısın

Firari kaçak düşler… Read More »

Özgürlük Senfonisi…

Özgürlük Senfonisi… Topyekûn bir başkaldırım, Uyumun dışa vuran yüzü, Sonuç ilkesi, Hiç varılmamış bir başlangıç, Hep ufukta olup, Hep bir tık ötesi, Arayışların zirvesi, Derin suların turkuazı, Karanlığın ardı diye; nitelendirilen bilinmeyen muamma… Özgürlük bir tutku, Belki de ulaşılamadığındandır, ifadesi yok; Orantı desen değil, Sınırsızlık desen o da değil, Düş üşüyor! Düş ılık, Düş paramparça,

Özgürlük Senfonisi… Read More »

Savaş zıtlığın sadece bir yüzü…

Savaş zıtlığın sadece bir yüzü… İnsan düşlemeye başladığında özgürdü, Hem de “Hiç olmadığı kadar” Geçenlerde duymuştum; ” Anne çocuğun nefes almasını sağlayandır, Baba ise onun var olmasını sağlayan.” Baba evin direğidir, Anne evi yuva yapandır… Ne alaka şimdi dediğinizi duyar gibiyim, İyi, kötü olmadan bir anlam ifade etmezdi Tatlı ile acıda öyle, Hatta sevinç ve

Savaş zıtlığın sadece bir yüzü… Read More »

Henüz düşmemişken zaman akla…

Henüz düşmemişken zaman akla… Bulutlar sanki öfkeli, Yarısı kızılı çalıyor, Yarısı kapkara siyaha bürünmüş… Güneş bir boşluk arıyor, Aradan kafasını çıkaracak, Umut diye doğacak günün tam ortasına… İleride hafiften yağıyor, Dağları zaten zapt etmiş, Tepelere de uzludan inmek üzere sanki… Peki ya bunlar olurken; Beş duyum ile tatmaktayım hayatı, Yaşam sanki ellerimin arasından çekilmekte… Özgürlük

Henüz düşmemişken zaman akla… Read More »

An…

An… Doğan güneş, güne neler mi getirir? Sorduğun soruya bak, Yoksa neler götürecek mi demeli? AN öyle yüce bir kavram ki, Zaman dilimlerinin tamamının perdelerini ortadan kaldıran, Şimdi aynada beliriyor desem…   Dönüp bir bak; geçmişe hatta geleceğe Önce kaşların çatıklaşacak, Sonra bir tebessüm alacak yerini, Nötrleştiğini anladığında; SEN değişeceksin…   Zannedeceksin ki hayat yalan,

An… Read More »

Aşk Bir Yaratımdır…

Aşk Bir Yaratımdır… Doğası gereği; İlk olarak; Bir tüyleri ürpermeli, insanın Duygusu ıslanmalı, dudakların birbirine değmeli Aranıp dolanması, gerekir deryayı Düşü olmalı, essiz en az kendi kadar yüce Onu doğurmalı ruhunda, Eksikliğini hissetmeli, Benim demeli… Benim… Aşk; Aşk sensin işte, Daha neyi ararsın, Tam karşında duran aynana yansıyan, Görmek istediğin o siluetin, Birde bana mı

Aşk Bir Yaratımdır… Read More »

Demedi Deme…

Demedi Deme… Dert, tasa ve keder geçmez deme, Geçer de geçer, Neler geçmedi ki bu dünyada… Atmadıkça üstündeki yükünü, Yenisini yüklenmedikçe, önceki unutulur… Yenisi eskiyi aratır Kanlı canlı olan hissedilir Ne mi kalır geriye; Esas olansa; UNUTULMAYANDIR… Unutulmamış olmayı dile, Gerisi günlük dünya işleri, Geçer de geçer, Neler geçmedi ki bu dünyada… Dün yediğin o

Demedi Deme… Read More »

Düş Sahibini Tanır…

Düş Sahibini Tanır… Ey duyguların hapsindeki esir, Gözler yol gözler, Eksik ise senin sohbetin, Uzayan bakışlar şimdi nerde mumu söndürür. Rakının yanında kavun ve peynir, Ara sıcak olarak uzayan kavurmanın kokusu, Gâvur-dağı salatanın enfes tadı, Finale yakışan künefenin essiz kokusu geliyor kendinden önce. Gece karanlığın koynuna sığınmış, Günahlar ve ihanetler gizlenmiş, köse kapmaca oynamakta Özlenmiş

Düş Sahibini Tanır… Read More »

Ayna II…

Ayna II… Bir muammadır tereddüt, İnce bir ısı, Keskin bir koku, Hani tenine ağır gelir, Bunaltır insanı… Uzar sonra, Gerilir kopma noktasına gelir, Midene kap girer, Sanırsın bedenin ruhuna dar, O mu onun içinde, Ruhum mu gezgin… Yalnızlık bir mana değil, Bir tercihtir… Dolaşır semayı, Bir yerlere sığamaz, Dar gelir bu beden bu cana; Firari

Ayna II… Read More »

Scroll to Top